Ekonominin Gerçekleri ve Ortodoks Politika - 1

Köşe Yazıları (Haber Merkezi) - Haber Merkezi | 13.06.2023 - 00:00, Güncelleme: 02.07.2023 - 16:17
 

Ekonominin Gerçekleri ve Ortodoks Politika - 1

Her kim seçilirse seçilsin ekonomide liyakatli birisini getirecekti. İster Millet ittifakı ister Cumhur ittifakı.
Çünkü ekonomide gelinen nokta gerçekten korkunç ve üzeri kapatılamayacak durumda. Cumhur İttifakı da seçimi kazandı ve kabinede yapılan değişiklikler dikkat çekti. Özellikle bazı isimlerin atanırken liyakate göre seçildiği ve hatta mecbur kalındığı belli. Son 2 yılda ki ekonominin yokuş aşağı gitmesi Dolar ve Euro’nun aralıksız yükselişi gözleri özellikle Hazine ve Maliye Bakanının Mehmet Şimşek’e çekti. Mehmet Şimşek’in ekonomi konusunda yetkin olduğuna, yapılacakları bildiğine şüphe yok. Zaten kendisine bakanlık teklif edildiğinde tek şartının kimsenin işine karışmaması olduğu, özellikle ekonomi alanında yapacakları konusunda tek başına yetkili olmayı istediği de konuşulanlar arasında. Doğrusu da bu zaten. Genel anlamda ekonomi okumuş herkes ne yapılacağını bilir yeter ki üniversitede ekonomi okusun. Mehmet Şimşek “ekonominin gerçeklerine dönmek zorundayız, Ortodoks maliye politikasına geçmemiz lazım” dedi. Ekonominin gerçekleri diye bize söylenen şey esasen “faiz sebep enflasyon sonuç” tezinin çöktüğüydü. Zaten bunun başarılı olmasının imkânı da yoktur. Dünya da hiçbir ekonomik modelde böyle bir başarı da yoktur. Yani faizi sabit tutar ya da düşürürseniz enflasyon düşer tezinde sona gelindi. Bu tezi savunanlarda şu an Mehmet Şimşek’in dediklerini kabul ettiklerine göre gelelim ekonominin gerçeklerine ve sonucunda neler olacağına. Ortodoks politikalar esasen defalarca denenmiş ve başarılı olmuş ekonominin gerçekler demektir. Yani tüm dünyada kabul gören ve uygulanan istikrarlı ekonomileri olan ülkelerin yaptıkları şeylerdir. “Faiz sebep enflasyon sonuç” değildir. Eğer 2 yıl önce başlanan yeni ekonomik model faizi düşürelim enflasyon düşer düşüncesi gerçek olsaydı bugün Kur Korumalı Mevduat denen canavar oluşmaz enflasyon böyle olmaz Dolar ve Euro daha sabit düzeylerde kalırdı. Hemen akıllara Rahmetli Özal geliyor. İktidara geldiği dönemde de denenen bu KKM’yi gördüğünde hemen kaldırmış ve adeta devlete zarar verecek bu paraziti yok etmiştir. Enflasyon ise para basımıyla alakalıdır. Ekonominin temel kurallarından bir tanesi şudur, “bir şey çoksa değeri az olur” siz sürekli para basarsanız paranızın değeri olmaz. Değeri olmadığı içinde sürekli maaşları arttırsanız bile alım gücünüz azalır hatta eskiden alınabilir birçok şeyi bile alamaz hale gelirsiniz. Şu an da ki durumda tam olarak bu. Ekonomisi güçlü ülkelerin kölesi haline geleceğiniz, onlara mecbur kalacağınızı “dış güçler” denilen insanların esiri olacağınızı, kendi ülkenizde 2. Sınıf vatandaş olacağınızı söylemiyorum bile. Şu an da ki kriz “neyse ki” daha önce de başımıza geldi ve çözüm yollarını biliyoruz. Bu konuyla ilgili olarak 2001 krizi ve sonrasını biraz incelemekte fayda var. Kemal Derviş dönemini yaşı yetenler özellikle ticaretle ve devlet ihale işleri ile uğraşanlar iyi bilirler. Kemer sıkma politikaları, 15 günde 15 yasa şartı, bağımsız merkez bankası, dalgalı kur ve güçlü bir bankacılık sistemi adına birçok reform yapıldı. Tabi bu politikalar sonucu toplumda oluşan tepki 2002’de yapılan seçimde AKP hükümete gelmesinde çok önemli rol oynadı. Kemal Derviş ise milletvekili olarak kaldı. Ancak meclisten geçen yasalar sonucu yapılan reformların kaymağını yemek o zaman ki mevcut iktidara kalmıştı. Zaman içinde reformların etkisi ile canlanan ekonomi ve refahı mevcut iktidar kendinin yaptığını düşünmese bile toplumda onların sayesinde olduğu izlenimi oldu. Ancak esasen bunun altında yatan sebep Kemal Derviştir. 2010 yılına kadar ki süreçte hep Derviş’ reformları ve politikaları etkili olmuştur. Hükümet sadece bunu üzerine olumlu bazı şeyler katarak sürdürmüştür. Bu yıllar ekonomik olarak refah yıllarıydı. 2008 krizinin “teğet geçmesi” de güçlü bankacılık ve bağımsız Merkez Bankası sisteminin eseriydi. Eğer bu süreç sadece o anda ki hükümetin başarısı olsaydı, yöneten kişi aynı kurmaylar hemen hemen aynı kurumlarda aynıyken ve dünyada bir iki ufak dalgalanma olsa da birçok konuda stabil sayılabilir bir durum varken ülke ekonomisi yokuş aşağı gitmezdi. “Dış güçler, faiz lobisi, dolar grubu,” gibi açıklamalar tamamen içi boş söylemlerdir çünkü her ülkenin kendisine ekonomik ve silahlı olarak düşmanları vardır. Bu bize özel bir durum değildir. Ayrıca ülkenin güçlü olduğunuz zamanda da dış güçler vardı demek ki o zaman etkili olamamış şimdi etkili olmuşsa bu dış güçler demek ki siz zayıfladınız ve onların gerisinde kaldınız. Mesela Soros’un İngiltere’ye yaptıkları da dış güçtü. Ancak İngiltere ekonomisi halen dünyanın en güçlü ekonomilerinden birisi olarak duruyor. Peki şimdi tam yetkili olarak atanan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek neler yapacak? Kötü adam rolü mü oynayacak? 2. Derviş mi olacak? Derviş’in IMF’den aldığı paraları esaret olarak ülkeyi satmak olarak görenler şimdi dışardan gelecek paralardan bahsediyorlar. Peki bu ülkeyi satmak değil mi? Şu bir gerçek ki kimse kimseye ve hatta ülkelerde birbirine karşılıksız para vermez. Peki biz neye karşılık Katar ve diğer ülkelerden para alacağız? IMF’den kurtulup kimlerin güdümüne gireceğiz? 2. Kısım Cuma gece yarısı...
Her kim seçilirse seçilsin ekonomide liyakatli birisini getirecekti. İster Millet ittifakı ister Cumhur ittifakı.

Çünkü ekonomide gelinen nokta gerçekten korkunç ve üzeri kapatılamayacak durumda. Cumhur İttifakı da seçimi kazandı ve kabinede yapılan değişiklikler dikkat çekti. Özellikle bazı isimlerin atanırken liyakate göre seçildiği ve hatta mecbur kalındığı belli. Son 2 yılda ki ekonominin yokuş aşağı gitmesi Dolar ve Euro’nun aralıksız yükselişi gözleri özellikle Hazine ve Maliye Bakanının Mehmet Şimşek’e çekti.

Mehmet Şimşek’in ekonomi konusunda yetkin olduğuna, yapılacakları bildiğine şüphe yok. Zaten kendisine bakanlık teklif edildiğinde tek şartının kimsenin işine karışmaması olduğu, özellikle ekonomi alanında yapacakları konusunda tek başına yetkili olmayı istediği de konuşulanlar arasında. Doğrusu da bu zaten. Genel anlamda ekonomi okumuş herkes ne yapılacağını bilir yeter ki üniversitede ekonomi okusun.

Mehmet Şimşek “ekonominin gerçeklerine dönmek zorundayız, Ortodoks maliye politikasına geçmemiz lazım” dedi. Ekonominin gerçekleri diye bize söylenen şey esasen “faiz sebep enflasyon sonuç” tezinin çöktüğüydü. Zaten bunun başarılı olmasının imkânı da yoktur. Dünya da hiçbir ekonomik modelde böyle bir başarı da yoktur. Yani faizi sabit tutar ya da düşürürseniz enflasyon düşer tezinde sona gelindi. Bu tezi savunanlarda şu an Mehmet Şimşek’in dediklerini kabul ettiklerine göre gelelim ekonominin gerçeklerine ve sonucunda neler olacağına.

Ortodoks politikalar esasen defalarca denenmiş ve başarılı olmuş ekonominin gerçekler demektir. Yani tüm dünyada kabul gören ve uygulanan istikrarlı ekonomileri olan ülkelerin yaptıkları şeylerdir. “Faiz sebep enflasyon sonuç” değildir. Eğer 2 yıl önce başlanan yeni ekonomik model faizi düşürelim enflasyon düşer düşüncesi gerçek olsaydı bugün Kur Korumalı Mevduat denen canavar oluşmaz enflasyon böyle olmaz Dolar ve Euro daha sabit düzeylerde kalırdı. Hemen akıllara Rahmetli Özal geliyor. İktidara geldiği dönemde de denenen bu KKM’yi gördüğünde hemen kaldırmış ve adeta devlete zarar verecek bu paraziti yok etmiştir.

Enflasyon ise para basımıyla alakalıdır. Ekonominin temel kurallarından bir tanesi şudur, “bir şey çoksa değeri az olur” siz sürekli para basarsanız paranızın değeri olmaz. Değeri olmadığı içinde sürekli maaşları arttırsanız bile alım gücünüz azalır hatta eskiden alınabilir birçok şeyi bile alamaz hale gelirsiniz. Şu an da ki durumda tam olarak bu. Ekonomisi güçlü ülkelerin kölesi haline geleceğiniz, onlara mecbur kalacağınızı “dış güçler” denilen insanların esiri olacağınızı, kendi ülkenizde 2. Sınıf vatandaş olacağınızı söylemiyorum bile.

Şu an da ki kriz “neyse ki” daha önce de başımıza geldi ve çözüm yollarını biliyoruz. Bu konuyla ilgili olarak 2001 krizi ve sonrasını biraz incelemekte fayda var. Kemal Derviş dönemini yaşı yetenler özellikle ticaretle ve devlet ihale işleri ile uğraşanlar iyi bilirler. Kemer sıkma politikaları, 15 günde 15 yasa şartı, bağımsız merkez bankası, dalgalı kur ve güçlü bir bankacılık sistemi adına birçok reform yapıldı. Tabi bu politikalar sonucu toplumda oluşan tepki 2002’de yapılan seçimde AKP hükümete gelmesinde çok önemli rol oynadı. Kemal Derviş ise milletvekili olarak kaldı.

Ancak meclisten geçen yasalar sonucu yapılan reformların kaymağını yemek o zaman ki mevcut iktidara kalmıştı. Zaman içinde reformların etkisi ile canlanan ekonomi ve refahı mevcut iktidar kendinin yaptığını düşünmese bile toplumda onların sayesinde olduğu izlenimi oldu. Ancak esasen bunun altında yatan sebep Kemal Derviştir. 2010 yılına kadar ki süreçte hep Derviş’ reformları ve politikaları etkili olmuştur. Hükümet sadece bunu üzerine olumlu bazı şeyler katarak sürdürmüştür. Bu yıllar ekonomik olarak refah yıllarıydı. 2008 krizinin “teğet geçmesi” de güçlü bankacılık ve bağımsız Merkez Bankası sisteminin eseriydi.

Eğer bu süreç sadece o anda ki hükümetin başarısı olsaydı, yöneten kişi aynı kurmaylar hemen hemen aynı kurumlarda aynıyken ve dünyada bir iki ufak dalgalanma olsa da birçok konuda stabil sayılabilir bir durum varken ülke ekonomisi yokuş aşağı gitmezdi. “Dış güçler, faiz lobisi, dolar grubu,” gibi açıklamalar tamamen içi boş söylemlerdir çünkü her ülkenin kendisine ekonomik ve silahlı olarak düşmanları vardır. Bu bize özel bir durum değildir. Ayrıca ülkenin güçlü olduğunuz zamanda da dış güçler vardı demek ki o zaman etkili olamamış şimdi etkili olmuşsa bu dış güçler demek ki siz zayıfladınız ve onların gerisinde kaldınız. Mesela Soros’un İngiltere’ye yaptıkları da dış güçtü. Ancak İngiltere ekonomisi halen dünyanın en güçlü ekonomilerinden birisi olarak duruyor.

Peki şimdi tam yetkili olarak atanan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek neler yapacak? Kötü adam rolü mü oynayacak? 2. Derviş mi olacak? Derviş’in IMF’den aldığı paraları esaret olarak ülkeyi satmak olarak görenler şimdi dışardan gelecek paralardan bahsediyorlar. Peki bu ülkeyi satmak değil mi? Şu bir gerçek ki kimse kimseye ve hatta ülkelerde birbirine karşılıksız para vermez. Peki biz neye karşılık Katar ve diğer ülkelerden para alacağız? IMF’den kurtulup kimlerin güdümüne gireceğiz?

2. Kısım Cuma gece yarısı...

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mansetmalatya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.